Ayrılıklar, Vedalar ve Yeni Başlangıçlar 🧭

Başlık sert gelmiş olabilir. Üzerine düşüncülerimi ve fikirlerimi paylaşmak istiyorum. 6 Senelik girişimcilik yolculuğumda sayısız ayrılık yaşadım. Bazı ayrılıklar veda ederek oldu bazıları ise sessiz ve vedasız bazıları da kavga ederek. Ve bir o kadar da yeni başlangıçlar yaptım. Tüm bu ayrılıkların aslında her yeni başlangıcımda önüme ışık tuttuğunu şimdi fark ediyorum.
Bazen çalıştığım bir iş yerinden ayrıldım, bazen yeni bir müşterimden, bazen bir dostumdan, bazen kız arkadaşımdan, bazen ekip arkadaşımdan, bazen ortağım ile...
Durumlar değişsede ayrılık, ayrılıktır. Ve hepsi yeni bir başlangıcı doğurur. Gelin önce ayrılıkları sonra da yeni başlangıcımızı konuşalım.
Ayrılığı anlamak için birleşimi (Anlaşmayı, iş birliğini...) anlamak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü herkes yaptığı anlaşmalardan bahsediyor, en kolayı anlaşmak. Ortak bir payda da buluşup ilerlemek insanın yaptığı en kolay şey. Ama iş anlaşmazlıklara geldiğinde, fikir ayrılıklarına geldiğinde, kazan=kazan dengesi bozulduğunda ortadan kayboluyoruz. Özelliklede ben ayrılıkları zor öğrenen biri oldum. Çıktığım iş yerlerine ayrılcağım günü söylemezdim, müşteriler ile sorun yaşandı anlaşmayı bitirdi, bir daha konuşamazdım. Ve ya ekibimden biri ayrıldığında onu dinlemek için orda olmazdım.
Beni tanıyan bilir başlangıçlarıda zorlanarak öğrendim. Bir müşteri ile anlaşmayı, ekibe birini almayı, aklınıza ne geliyorsa...
Durum buyken iş birliği yaptığımızda aslında kendimize fazla sorumluluk yüklüyor olabiliriz. Hepimiz doğru bir karar vermek isteriz, doğru bir müşteri ile anlaşmak, doğru insanlar ile çalışmak. Ama doğru bir karar vermek öncesinde yapacağımız bir çalışma ile pek mümkün değil, asıl doğru kararlar bir iş birliğine girdikten hemen sonra verilen kararlardır. Bu yüzden ayrılıklar hayatımızın genel bir parçasını kapsamalı. Genellikle dengeler bozulduğunda ayrılık yaşarız. Bu yüzden kendimize ilk başta yüklediğimiz sorumluluğu daha çok karşı tarafında sorumlulukları olduğunu ve ona müdahale edemiyeceğimi düşünerek, kendimizi çoğunlukla sonuçtan değil, süreçten sorumlu tutmamız gerekir. Biz Vaad ettiklerimizi süreç boyunca en iyi şekilde yaptık, eksikliklerimiz oldu bunları da dile getirdik, ve ya getiremedik nedenleri ile birlikte ilk andan itibaren doğru bir iletişim kurulmalı.
Dengeler bozulduğunda ise bunu hissedersiniz. Çoğumuz sessizlik ile ayrılma noktasına geliriz. Bu durumda ise yapmamız gereken bunu ilk dile getiren bizim olmamız. Çünkü unutmayın doğru bir karar başlamadan önce değil başladıktan hemen sonra verilir. Bu sayede çok emek vermeden, geri dönüşü daha kolay olan bir vazgeçiş yaşabilir.
İş birliğiniz bittiğinde ise asıl otorite orada başlar. Aşık Veysel’in eşi Esma’nın altı aylık çocuğunu bırakıp başka bir erkekle kaçacağını bildiği hâlde sesini çıkarmadığı ve ihtiyaçlarını karşılaması için eşinin ayakkabısına para koyduğu yönündeki bir hikayeyi hepimiz duymuşuzdur.
Bizde müşteri giderken ona önünde yol ile ilgili yapılacakları, yolunu, planını bir rapor şeklinde ona teslim etmek yapacağımız en saygılı hareket olacaktır. Sonrasında ise onu bir yandan takip etmek gerektiği yerde arayıp tekrar hal hatır sormak gerekir.
İnsanlar sizi en çok işler iyi gitmediğinde hatırlar.
Ayrıldığınız müşteriye yolda ne yapması gerektiğini gösteren bir plan vermek, sizi asıl lider yapar. Tıpkı Aşık Veysel’in, eşinin kaçacağını bile bile onun ayakkabısına para koyması gibi… Bu incelikteki bir veda, ilişkiyi olgunlaştırır.
Sessizce gitmeyin.
Kavga ederek de gitmeyin.
Giderken yol gösterin.
İşte bu yüzden:
Ayrılık bir zayıflık değil, bir liderlik testidir.
Ve doğru karar, başladıktan hemen sonra verilir.
- Umut Yeşilyayla